Monday, March 19, 2007

Karınca ile Ağustos Böcüü

Ağustos böceği ve karınca masalını, üç ülkeye göre üç farklı şekilde yazmışlar.

Çin versiyonu:
Karınca bütün yaz çalışır evini, yiyeceklerini hazır eder. Ağustos böceği de yan gelir yatar ve karıncayla alay eder, vur patlasın çal oynasın yazı geçirir. Ve kış gelir.. Karınca sıcacık yuvasında karni tok bir şekilde kışı geçirirken, Ağustos böceği açlık ve soğuktan iki gün sonra ölür.
Fransız versiyonu:
Karınca bütün yaz boyunca çalışır ve kış için evini, yiyeceklerini hazır eder. Ağustos böceği de yan gelir yatar ve karıncayla alay eder, vur patlasın çal oynasın barlarda yazı geçirir.. Ve kış gelir.. Karınca sıcacık yuvasında karni tok bir şekilde sıcacık kışı geçirmeye hazırlanırken kapı çalar. Bakar elinde bavulu ağustos böceği;
-"Haber aptal komşum?Kışı geçirmek için Karaip Adaları’na gidiyorum da,bir isteğin var mi sorayım dedim.Hadi bana eyvallah." Der ve uzaklaşır.

Türk versiyonu :
Karınca bütün yaz çalışır evini, yiyeceklerini hazır eder. Ağustos böceği de yan gelir yatar ve karıncayla alay eder, vur patlasın, çal oynasın yazı geçirir. Ve kış gelir. Karınca sıcacık yuvasında karni tok bir şekilde kışı geçirirken, ağustos böceği bir basın toplantısı düzenleyerek, 'Etrafta onca aç ve üşüyen varken, karıncalar nasıl bir vurdum duymazlıkla sıcacık yuvalarında yasayabiliyorlar' diye olayı kamuoyunun vicdanına sunar.
ATV, KANAL D, ve benzer TV'ler zavallı aç ve açıktaki ağustos böceği ile karni tok sırtı pek karıncanın resimlerini yan yana yayınlayarak tarafları tartışmaya davet eder. Türkiye olayın sokunu yasamaktadır. Nerededir bu devlet? YBKD (Yeşil Böcekleri Koruma Derneği) 'nden bir temsilci TEKETEK programına çıkarak otuz yıldır çektikleri sefaletin tek nedeninin sırf yeşil renkli olmalarından kaynaklandığını anlatır. Dünyanın en tanınmış Nobel adayı yazarımız Orhan PAMUK ve tanınmış aydınlarımız olayı Avrupa düzeyinde protesto ederek Türkiye'yi kınarlar. Konu Bakanlar Kurulu'nda tartışmaya açılır ve Başbakan KANAL D’ ye verdiği özel demecinde 'Daha önceki hükümetler tarafından bunca yıldır sorunları göz ardı edilen değerli ağustos böceği kardeşlerimizin bundan böyle huzur ve refah içerisinde yasamaları için gerekenler yapılacaktır. " der.
Diğer yandan Reha Muhtar karıncayı canlı yayına çıkararak,'Reklâmını yapmak için zavallı bir ağustos böceğinin içler acısı durumundan yararlanmaya utanmıyor musun?' diye bir güzel haşlar. Ertesi aksam TEKE TEK'te ise 'Ağustos böceğinden yürüttüğün para ve yiyecekleri nereye sakladın, öt çabuk' diye Fatih ALTAYLI' dan bir güzel dayak yer. Karınca en sonunda çareyi yurtdışına kaçmakta bulur. Ve ağustos böceği de onun evine yerleşir, yiyeceklerine konar, eşyalarının üzerine yatar ve refah içerisinde gül gibi yaşar gider. Ve güzel ülkemizde tarafsız ve doğrucu (!) medyamız sayesinde adalet yerini bulur. (mu?)

Gülçin versiyonu :
Aslında karınca ve ağustos böcekleri taa dedelerinin zamanından beri kankidir. Gerçi vakti zamanında karıncaların içine neden bizim kanatlarımız yok tarzında bir husumet gark olmuştur ama bu sorun karşılıklı iyi niyet çerçevesinde bertaraf edilmiştir. Karıncalar da ağustos böcekleri de insan evladına ifrit olmaktadır en özünde. Çünkü insanlar her bi boktan ders çıkarmayı becerebilecek kadar geri zekalı oldukları halde dünyanın hakimidirler, ve bu çok adaletsizdir (ve ayrıca doulble whoper burger yiyebilip, porsche’ye binebiliyorlar çok sinir bozucu! ). Bu yüzden sadece karınca ve ağustos böcekleri değil pek çok ikili üçlü hayvan grupları hergün bıkmadan usanmadan insanların ne kadar aptal olduklarını hatırlatmak için kendilerine, onlara oyun oynar dururlar. Yani aslında hikaye karınca bütün yaz çalışır, tembel ağustos böceğiyse def çalıp oynar ama kışın o aç kalır karınca tok, çalışan kazanır elması kızarır hesabı değildir. Karıncalar ve ağustos böcekleri öyleymiş gibi davranır sadece. Aptal İnsanların daha da aptallarından olan lafontein, anderson ve benzerleri her bi boku yanlış anlamıştır yani (e tabi bizimkiler de bozuntuya vermemiş). Karıncalar bütün yaz kışın aç kalmamak ve bilet parası toplayabilmek için çalışır aslında zaten extra hassas bedenleri yazın o kavurucu sıcağında devamlı haraket etmezse sıcaktan eriyip pelteleşiverir, bu yüzden yan gelip yatmak gibi bir olayları yoktur. Ağustos böcekleriyse doğuştan yavşak ve şaklabandır. Komedyenlikten başka yapabilecekleri bir iş yoktur bu sebepledir ki ağustos böcekleri bütün yaz kışın karıncalara yapacakları stand up showlara, komedi programlarına vs. hazırlanırlar. Kışın ise orman sanat merkezinde her akşam temsile çıkıp bilet ücreti karşılığı aldıkları yiyeceklerle beslenirler. Boş zamanlarındaysa kuru kaktüs, mantar gibi garip şeyler yiyip underground tekno, air falan takılırlar.
Karıncalar ise bütün kış orman sanat merkezine takılıp çatlayana kadar gülerler. Alan memnun veren memnun. Ayrıca bu showlara arıların, termitlerin ve diğer envai çeşit böceğin katıldığına dair rivayetler vardır.

Ayrıca tavşan ile kaplumbağa hikayesi de külliyen yalandır. Tavşan hayvanlar aleminin en kalender mahlukatlarından bir tanesidir. Bembeyaz tüyleri kadar temiz yüreciği diğer hayvanların iyiliği için çarpar durur. Hatta meleklerin gece ormanda tavşan silüetiyle dolaştığına inanılır. Yarış hikayesine gelince. Kablumbağalar ürkek mizaçlarından kelli heran kafalarını sokacak bir delik aradıklarından sırtlarında taşırlar evlerini. E takdir edersiniz ki yük ağır, manevra kabiliyeti zayıf, azami sürüş hızı içler acısı. Tek dert bu da değil o kadar yükü baldırlarında taşıyan bacaklar her geçen gün daha az hareket ediyor ve giderek zayıflıyor. Bir süre sonraysa tutmayıveriyor. Çoğu kaplumbağa çok fazla yaşamaz sonrasında, bir kısmıysa kötürüm kalacağını anladığında ters dönmek suretiyle intihar eder. Zavallı kaplumbağalara acıyan atik ve çevik tavşanlar ise onların daha çok yürümesini sağlamak için her allahın günü türlü şaklabanlıklar yaparlar. Misal ;
Tavşan : kablumbağa kardeş iddaya girerim burdan dereye yarışsak sen beni geçersin
Kamlumbağa : de get yalan dünya, başka işin yok mu senin olum
Tavşan : yaa nolur bir kere denesen ........
Falan feşmekan derken belki kamlumbağayı ikna eder (bu kaplumbaalar harbiden şaşkaloz oluyor bu arada) başlarlar yarışmaya, tavşan ağırdan alır, bazen oturur dinlenir anlayın işte böyle kendince destek olur kaplumbağaya. O bir melektir...

İşte hayvanlar alemi hakkındaki tüm bu tabuları, kendini doğaya ve hayvanlara adamış güzide bilim neferi Gülçin teker teker yıkmaktadır. Gülçin’in timsahlar ve dişçi kuşlar gerçeği hakkındaki makalesini yayınlaması da an meselesidir. Yapılan bir röportajda bu keşiflerini doğadan aldığı ilhama borçlu olduğunu söylemiştir. (niyeyse)



No comments: